Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırma ve yenilenebilir enerji entegrasyonunu hızlandırma hedefleri doğrultusunda yayımlanan “Türkiye İçin Batarya Enerji Depolama Seçenekleri” raporu, enerji depolama sistemlerinin ülke ekonomisine ve çevresine sağlayacağı katkıları gözler önüne seriyor.
Rapora göre, 2035 yılına kadar Türkiye’nin 7,2 gigavat (GW) kapasiteli batarya enerji depolama sistemlerine sahip olması bekleniyor. Bu kapasitenin, yenilenebilir enerji kaynaklarının sürekliliğini sağlamada kilit rol oynayacağı ve doğal gaz tüketiminde 11,7 teravatsaat (TWh) kadar bir azalma sağlayacağı öngörülüyor. Bu da yaklaşık 369 milyon dolarlık doğal gaz ithalatının önüne geçilmesi anlamına geliyor. Ayrıca, enerji depolama sistemleri sayesinde Türkiye’nin karbon emisyonlarını 2,3 milyon ton azaltabileceği hesaplanıyor.
Küresel Ölçekte Batarya Depolama Teknolojisi Hızla Yaygınlaşıyor
2023 yılında dünya genelinde eklenen 40 GW batarya kapasitesinin büyük bir kısmı şebeke ölçeğinde kullanıldı. Ancak, Türkiye’de henüz şebeke ölçeğinde kurulu bir batarya enerji depolama tesisi bulunmuyor. Raporda, Haziran 2024 itibarıyla Türkiye’de depolamalı elektrik üretim tesisi kurmak için verilen ön lisansların 32 GW seviyesine ulaştığı vurgulanıyor. Bu da Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda enerji depolama konusunda önemli adımlar atacağının sinyallerini veriyor.
Yenilenebilir Enerji İçin Stratejik Çözümler
Raporda, batarya depolama sistemlerinin güneş enerjisi santrallerinde üretilen fazla elektriği depolayarak, yenilenebilir enerji kesintilerini önleme potansiyeli üzerinde duruluyor. Bu sistemlerin, elektrik şebekesinde stratejik noktalara yerleştirilmesi durumunda, şebeke kayıplarında azalma ve hat yüklenmelerinde düşüş sağlanabileceği belirtiliyor. Özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerine entegre edilecek bataryaların, enerji üretimindeki belirsizlikleri yönetmede kritik rol oynayacağı ifade ediliyor.
Net Sıfır (NZ2053) senaryosuna göre, Türkiye’nin 2053 yılına kadar yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını %90’a çıkarması bekleniyor. Bu hedefe ulaşmak için 30 GW batarya enerji depolama kapasitesine, 3,2 GW pompaj depolamalı hidroelektrik santraline ve 70 GW elektrolizör kapasitesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor.
Avrupa’nın Yeni Stratejisi: Temiz Hidrojen
Öte yandan, Avrupa Birliği’nde de yeşil dönüşüm ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik önemli çalışmalar sürüyor. Deloitte’un yayımladığı rapora göre, AB’nin 2030’dan itibaren hidrojen üretimi ve kullanımında büyük bir dönüşüm yaşaması bekleniyor. Yenilenebilir kaynaklardan üretilen hidrojenin pazarın yarısını ele geçirmesi öngörülürken, geri kalan kısmın fosil bazlı düşük karbonlu hidrojen ve hidrojen ithalatı arasında paylaşılması bekleniyor. Ancak bu dağılımın, çeşitli teknolojik ve ekonomik faktörlere bağlı olarak değişebileceği belirtiliyor.