Şirketlerde #NetSıfır Hayal mi Oldu?

Şirketlerde #NetSıfır hayal mi oldu?
#image_title

Accenture’un raporu, şirketlerin net sıfır hedefi doğrultusunda ilerleme kaydettiğini, ancak küresel karbonsuzlaşma sürecinin yeterince hızlı ilerlemediğini gösteriyor.

Accenture’ın hazırladığı “Net Sıfır Rotası” raporu, dünyanın en büyük 2.000 şirketinin net sıfır taahhütlerini, karbon azaltma faaliyetlerini ve emisyon verilerini analiz ediyor. Rapora göre, bu şirketlerin %35’i 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ediyor, ancak yalnızca %16’sı bu hedefe ulaşma yolunda ilerliyor. Ayrıca, yüzde 45’i emisyonlarının arttığını bildiriyor.

Çalışmanın sonucuna göre, şirketlerin %55’i 2016’dan bu yana operasyonlarından kaynaklanan Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonlarını azalttığını, %52’si ise karbonsuzlaştırmayı temel stratejilerine entegre ettiklerini belirtiyor. Ancak bu ilerlemenin, Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen hedeflere ulaşmak için yeterli olmadığı vurgulanıyor.

Rapor, Avrupa’nın net sıfır hedeflerine ulaşma konusunda en hazırlıklı bölge olduğunu ortaya koyuyor. Kıtadaki şirketlerin %21’i net sıfır hedefinde ilerlerken, %33’ü emisyonlarının arttığını aktarıyor. Kuzey Amerika’daki şirketlerin ise yalnızca %17’si net sıfır hedefinde ilerlemekte ve %42’si emisyonlarının arttığını bildirmekte.

Ayrıca, şirketler 21 farklı karbonsuzlaşma yöntemini uygulayarak önemli ilerlemeler kaydediyor. Enerji verimliliği, atık azaltımı, yenilenebilir enerji kullanımı, döngüsel ekonomi uygulamaları ve binaların karbonsuzlaştırılması gibi sürdürülebilir çözümler, şirketlerin %80’inden fazlası tarafından benimseniyor.

Şirket büyüklüğünün, karbonsuzlaşma adımlarını önemli ölçüde etkilediği görülüyor. Yıllık geliri 50 milyar doların üzerinde olan büyük şirketlerin %44’ü, 15 veya daha fazla karbonsuzlaşma yöntemini uygularlarken, geliri 10 milyar dolardan az olan şirketlerde bu oran %23 seviyesinde kalıyor. Bu durum, büyük şirketlerin daha fazla kaynak, altyapı ve uzmanlığa erişim sayesinde emisyon azaltımı konusunda daha hızlı ilerlediğini gösteriyor.

Ayrıca, 15 veya daha fazla karbonsuzlaşma yöntemi uygulayan şirketlerin, 2016’dan bu yana emisyonlarını yıllık ortalama %2 oranında azaltığı ortaya konuyor. Oysa 10’dan az yöntem uygulayan şirketlerin aynı dönemde emisyonlarını azaltmak bir yana, artırdığı görülüyor.

Rapor, şirketlerin net sıfır hedefine ulaşabilmesi için kısa, orta ve uzun vadede uygulanabilecek öneriler sıralıyor. Kısa vadede, şirketlerin Kapsam 1, 2 ve 3 emisyonlarını içeren doğrulanabilir hedefler belirlemesi ve geçiş planı oluşturması gerektiği ifade ediliyor. Orta vadede, iş modeline uygun karbonsuzlaşma eylemlerinin geliştirilmesi, uzun vadede ise yapay zeka gibi ileri teknolojilerin geçiş sürecine entegre edilmesi öneriliyor.

Yapay zeka, karbonsuzlaşmada etkili çözümler sunma potansiyeline sahip olmasına rağmen, şirketlerin bunu yeterince etkin kullanmadığı belirtiliyor. Küresel ölçekte yalnızca %14’ü yapay zekayı emisyon azaltımı için kullanıyor. Yapay zeka kullanmayan şirketlerin oranı ise %37 olarak ölçülüyor.

Rapor ayrıca, Avrupa’daki şirketlerin net sıfır hedeflerine ulaşmak için yapay zekayı kullanmada diğer bölgeleri geride bıraktığını gösteriyor. Avrupa’daki şirketlerin %20’si yapay zekayı emisyon azaltımı için kullanırken, bu oran Asya-Pasifik’te %14, Kuzey Amerika’da ise %10 seviyesinde kalıyor.

Raporun bir parçası olarak, Accenture, dünya genelindeki veri merkezlerinde yapay zeka odaklı donanımın gelecekteki kullanımını da modelliyor. Eğer enerji sistemlerinde, bilgi işlem teknolojisinde ve algoritmalarda yeni bir teknolojik atılım yaşanmazsa, yapay zekanın ilgili emisyonlarının 2030’a kadar 10 kat artarak 68 milyon tondan 718 milyon tona yükselebileceği tahmin ediliyor. Bu, 2022 yılında gemi ve havacılık sektörlerinin toplam emisyonlarına yakın bir seviyeyi ifade ediyor. Accenture, yapay zekanın potansiyelinin yüksek olduğunu, ancak bu teknolojinin sürdürülebilir bir şekilde ölçeklendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.

Buna karşın, iş dünyası liderlerinin çoğu yapay zekanın karbonsuzlaştırma potansiyeli konusunda iyimser bir görüş paylaşıyor. Yapay zekanın küresel emisyonlar üzerindeki etkisi sorulduğunda, iş dünyası liderlerinin %27’si 1 ila 3 yıl içerisinde emisyonların artmasına neden olacağını, %42’si ise emisyonları azaltacağını belirtiyor. Ayrıca, liderlerin %65’i uzun vadede yapay zekanın emisyonların azaltılmasında etkili olacağını ifade ediyor. Bu değerlendirmeler, yapay zekanın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Ancak, yapay zekanın potansiyelinin gerçekleştirilebilmesi için stratejik bir yaklaşım ve yeterli yatırımlar gerekmektedir.

Bu Yazıyı paylaş
Shareable URL
Önceki yazı

İGE ve EBRD’den İhracat için İş Birliği

Sonraki Yazı

Plastik Atıklardan Sulama Boruları Üretilecek

Diğer yazılar