Yeşil Dönüşüm: Sanayi Sektörlerinde Karbonsuzlaşma Stratejileri

Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum, WEF) tarafından yayımlanan “Net Sıfır Endüstri İzleme Raporu”, birçok sanayi sektörünün emisyon azaltım stratejilerini ve ilerlemelerini detaylandırıyor. Raporda, 2023 itibarıyla karbonsuzlaşma sürecine “zor geçiş yapan” sektörlerin emisyonlarını azaltmaya başladığı gözlemleniyor.

Emisyonlarda Düşüş ve Küresel Eğilimler

2022 ile 2023 yılları arasında aynı sektörlerin emisyonları %0,9 oranında azalırken, küresel enerji kaynaklı toplam emisyonlar %1,3 oranında artış göstermiştir. Bu durum, sanayi sektörlerinin karbonsuzlaşma çabalarının yetersiz kaldığını gösteriyor. Ancak, 2019 ile 2023 arasındaki emisyon yoğunluğu %4,1 oranında düşerken, son bir yılda bu düşüş hızlanarak %1,2’ye ulaşmıştır. Alüminyum, çimento, kimya, havacılık ve taşımacılık gibi sektörlerde emisyon yoğunluğunun azaldığı kaydedilmiştir.

Enerji yoğunluğu da 2022’de %3,2 oranında düşerek küresel ortalamanın 1,6 katı kadar bir iyileşme sağlanmıştır. Bu veriler, bazı sektörlerin karbonsuzlaşma yönünde olumlu adımlar attığını gösterse de, genel eğilim hala endişe verici bir tablo çizmektedir.

Yatırım İhtiyacı ve Zorluklar

Raporda, net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için 2050 yılına kadar bu sektörlere ek olarak 30 trilyon dolar yatırım yapılması gerektiği vurgulanıyor. Bu miktar, 2050 yılına kadar küresel net sıfır yatırım ihtiyacının yaklaşık %45’ine karşılık geliyor. Ancak şirketler, karbonsuzlaşmaya geçiş için gerekli yüksek maliyetlerle başa çıkmakta ve yeterli kârlılığı sağlamakta zorluk çekiyor.

Yatırım ihtiyacı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha da belirgin hale geliyor. Bu ülkelerde, altyapı eksiklikleri ve finansal kaynakların yetersizliği, karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşmayı zorlaştırıyor. Dolayısıyla, uluslararası iş birliğine ve destek mekanizmalarına ihtiyaç duyuluyor.

Veri ve Yapay Zeka Teknolojileri

Veri ve yapay zeka teknolojileri, net sıfır emisyon hedefine ulaşmada önemli araçlar olarak öne çıkıyor. Yaratıcı yapay zeka kullanımı, sermaye verimliliğini %5 ila %7 oranında artırarak, zor geçiş yapılan sektörlerdeki sermaye ihtiyaçlarını 1,5-2 trilyon dolar arasında azaltabiliyor. Bunun yanı sıra, varlık yönetimi, enerji verimliliği, Ar-Ge ve ürün bazında raporlama gibi unsurlar da net sıfır geçişinde kritik rol oynuyor.

Ancak yapay zekanın daha fazla kullanımı, elektrik talebini artırarak düşük karbonlu enerjiye erişimde zorluklar yaratabiliyor. Bu durum, enerji arz güvenliğini tehdit edebilir ve karbonsuzlaşma çabalarını olumsuz etkileyebilir.

İş Birliği ve Sektörel Zorluklar

Net sıfır emisyon hedefine ulaşmak, birçok sektör için karmaşık bir süreç gerektiriyor. Raporda, bu hedeflere ulaşmak için teknoloji, altyapı, talep, sermaye ve politika alanlarında ilerleme kaydedilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Teknoloji alanında bu yıl, ekonomik iyileşme ve yeniliklerin benimsenmesiyle olumlu gelişmeler kaydedildi. Elektrikli taşımacılık, enerji verimliliği, metan emisyonlarının azaltılması ve endüstriyel süreçlerde temiz teknolojilerin kullanımı konusunda önemli adımlar atıldı. Ancak yoğun emisyon azaltımı için gereken teknolojilerin neredeyse yarısı henüz ticari olarak uygulanabilir durumda değil.

Bu durumda, karbon yakalama ve depolama teknolojileri, yeni üretim yöntemleri ve hidrojen alanlarında daha fazla Ar-Ge yatırımına ihtiyaç duyuluyor. Söz konusu teknolojilerin geliştirilmesi, net sıfır hedefi için kritik bir önem taşıyor.

Altyapı Geliştirme İhtiyacı

Altyapı geliştirme konusunda da hızlı bir ilerleme sağlanmadığı belirtiliyor. Net sıfır hedeflerine ulaşmak için gerekli hidrojen ile karbon yakalama ve depolama kapasitelerinin 2050 yılına kadar sırasıyla %70 ve %50 oranında artması gerekiyor. Ancak şu anda bu altyapılar, ihtiyacın yalnızca %1’ini karşılayabiliyor.

Düşük karbonlu enerji altyapılarında bir miktar gelişme sağlansa da, hidrojen ile karbon yakalama ve depolama altyapılarının hızla büyütülmesi gerekiyor. Bu nedenle, temiz enerjiye ve ilgili altyapılara daha fazla yatırım yapılması gerektiği vurgulanıyor.

Yeşil Ürün Talebi ve Politika Desteği

Yeşil ürünlere olan talep konusunda sınırlı bir ilerleme kaydedildiği ifade ediliyor. Yeşil ürünlerin yaygınlaşması için gerekli koşullar henüz oluşmadığı için bu ürünler geleneksel ürünlere göre daha pahalı kalıyor. Ayrıca, müşteri taleplerinin belirsizliği ve yeşil ürünler için sektörel karbon eşiklerinin eksikliği de bu durumu etkileyen faktörler arasında yer alıyor.

Politika desteği ise şu ana kadar yetersiz kalıyor. 2024 itibarıyla dünya genelinde 75 karbon fiyatlandırma aracının uygulamaya alındığı, ancak bu araçların küresel emisyonların yalnızca %24’ünü kapsadığı belirtiliyor. Ayrıca, yeşil ürünlere yönelik artan korumacılık, bu ürünler için ek maliyetler yaratıyor. Düşük emisyonlu üretim süreçlerine yönelik teşvik odaklı politikalara ise henüz yeterince yer verilmiyor.

Sektörel Emisyon Azaltım Başarıları

Raporda, alüminyum, çimento, çelik, petrol ve doğal gaz, ağır taşımacılık, denizcilik, kimya ve havacılık sektörleri hakkında önemli bulgular yer alıyor.

Alüminyum sektöründe, 2019-2023 yılları arasında emisyon yoğunluğunu %13,6 oranında azaltmayı başardı. 2019 yılında toplam 1,13 gigaton (Gt) karbondioksit eşdeğeri (CO2e) emisyon üreten sektör, bu miktarı 2023 yılında 1,12 Gt’ye düşürdü. Ancak net sıfır hedefi doğrultusunda sektörün emisyon yoğunluğunu 2030’a kadar %30 ve 2050’ye kadar %97 oranında azaltması gerekiyor.

Çimento sektöründe ise, 2019’dan 2023’e kadar emisyonlarda %4’lük bir düşüş görüldü. Çimento sektöründeki enerji karışımı %77 kömür ve petrokok, %15 doğal gaz, %4 yenilenemeyen atık ve %4 yenilenebilir atıktan oluşuyor. Sektörün 2030 yılına kadar emisyon yoğunluğunu 2023 seviyelerine kıyasla %22 oranında azaltacağı tahmin ediliyor.

Çelik sektöründeki emisyon yoğunluğu, 2019-2023 yılları arasında %0,6 oranında arttı. Bu artışın temel sebebi, yüksek emisyon yoğunluğuna sahip olan yüksek fırın teknolojisine dayalı üretimdeki artış oldu. 2023 yılında çelik üretimi, bir önceki yıla göre %0,1 oranında sınırlı bir artış kaydetti.

Ağır taşımacılık sektöründe, son beş yılda emisyon yoğunluğu %14 azaldı ve bu iyileşme büyük ölçüde yakıt verimliliğinin artmasından kaynaklandı. 2023 yılında taşınan toplam yük miktarı 32,8 trilyon ton-km ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Denizcilik sektörü, 2019-2023 döneminde emisyon yoğunluğunu %4,6 oranında azalttı. Bunun başlıca nedeni, özellikle dökme yük gemileri, kimyasal tankerler ve petrol tankerlerinde hızın azaltılması ve gemi tasarım verimliliğindeki iyileştirmeler oldu.

Kimyasallar sektöründe, son beş yılda birincil kimyasalların emisyon yoğunluğu sabit kaldı. 2019-2023 döneminde toplam emisyonlarda %6’lık bir artış yaşandı. Bu artış, amonyak talebinin %4, metanol talebinin %19 ve yüksek değerli kimyasalların talebinin %9 oranında artmasından kaynaklandı.

Petrol ve doğal gaz sektörü, 2018 ile 2022 arasında emisyonlarını %3 oranında azaltmayı başardı. Emisyon azaltımında ise metan ve alevlenme emisyonlarının düşürülmesi, operasyonların elektrifikasyonu ve verimlilik artırıcı önlemler etkili oldu.

Havacılık sektörü, 2023 yılı itibarıyla güçlü bir toparlanma süreci yaşadı. Küresel hava yolcu trafiği, %37 oranında artış gösterdi ve doğrudan emisyonlar %8 azaldı. Sektör, son beş yılda toplam emisyon yoğunluğunu %3 oranında azaltmayı başardı.

Sanayi sektörlerinde karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşmak için atılan adımlar umut verici olsa da, daha fazla iş birliği ve yatırım gerekmektedir. Teknoloji, altyapı ve politika alanlarında yapılacak iyileştirmeler, net sıfır emisyon hedefine ulaşmada kritik bir rol oynamaktadır. Bu süreçte, tüm paydaşların birlikte çalışması, sürdürülebilir bir gelecek için büyük önem taşımaktadır.

Bu Yazıyı paylaş
Shareable URL
Önceki yazı

Plastik Sektörünü 2025’te Neler Bekliyor?

Sonraki Yazı

Ambalaj Trendleri: Kişisel Deneyim Öne Çıkıyor

Diğer yazılar