Gıda ve İçecek Sektöründe Sürdürülebilir Üretim Modelleri Benimsenmeli

#image_title

Türkiye Gıda ve İçecek Sa­nayii Dernekleri Federas­yonu (TGDF) Başkanı De­mir Şarman, hızla dönüşen dünya düzeninde tüketici tercihleri, sürdürülebilirlik ve küresel kültürün sektördeki stratejik önemine dikkat çekti.

Sanayi ile akademi arasındaki iş birliğinin, bu dönüşüm sürecinde kritik bir rol üstlendiğini vurgulayan Şarman, sektördeki değişimin bu iş birliğiyle daha etkin bir şekilde yönetilebileceğini belirtti.

Şarman, sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik, toplumsal ve stratejik boyutları olan geniş kapsamlı bir olgu olduğunu ifade etti. Şarman, “Gıda ve içecek sektöründe sürdürülebilir üretim modelleri için teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarının artırılma­sı, yenilenebilir enerji kaynakla­rının kullanımının teşvik edilme­si ve daha az su, enerji ve kimyasal girdi gerektiren üretim teknikle­rinin yaygınlaştırılması gereki­yor. Enerji ve su kaynaklarının ve­rimli kullanımı, karbon ayak izini azaltırken, gıda israfının önlen­mesi, sektörümüzde verimliliği artırarak rekabet gücümüzü de yükseltecek.” dedi.

Gıda ve İçecek Sektörü için Sürdürülebilirlik Önemli

Şarman, sürdürülebilirliğin sağlanmasında yalnızca teknolojinin değil, kamu politikalarının da önemli bir rol üstlendiğini hatırlatarak, sürdürülebilir üretimi destekleyen politikaların geliştirilmesinin ve uygulanmasının kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca bu alanda atılacak adımların sürekliliğinin sağlanmasının, uzun vadeli başarı için temel olduğunu belirtti.

“Türkiye olarak ‘Toplam Faktör Verimli­liğine’ odaklanılması ve bu alan­da rakamlarla gelişim gösterme­ye çalışmalıyız” diyen Şarman, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, geniş tarım arazile­ri, zengin biyoçeşitliliği ve köklü tarım geleneği ile gıda ve içecek sektöründe önemli bir potansiye­le sahiptir. Ancak bu potansiye­lin sürdürülebilir bir şekilde de­ğerlendirilmesi, ülkemizin ulus­lararası alandaki rekabetçiliğini pekiştirecek, küresel pazarlarda daha etkin bir rol almasını sağla­yacaktır.”

Demir Şarman, Avrupa Birliği’nin ‘Yeşil Mutabakat’ çerçevesinde tarım ve gıda politikalarını sürdürülebilirlik ekseninde yeniden yapılandırdığını ifade etti. Bu yaklaşımın, Avrupa’daki gıda sistemlerini daha çevreci hale getirmek için önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Şarman, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Sürdürülebilir ve rejeneratif tarımın teşvik edilmesi, su kaynaklarının korunması ve karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik politikalar, yalnızca çevresel kazanımlar sağlamakla kalmamakta, aynı zamanda ekonomik anlamda da firmalara büyük faydalar sunuyor. Bizler, bu dönüşüm sürecinin öncüleri olarak, sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunma sorumluluğunu taşıyoruz. Hep birlikte bu yolda ilerlemeli, sadece kendi ülkemiz için değil, dünya için de daha yaşanabilir bir gelecek inşa etmeliyiz.”

Bu Yazıyı paylaş
Shareable URL
Önceki yazı

Kutular için Yeni Nesil Bant: Çevreye Saygılı ve Şık

Sonraki Yazı

Simülasyon Aracıyla Otomotiv Parçaları

Diğer yazılar