Mersin, Yeni Yatırımlarla Lojistik Gücünü Artıyor

Mersin’in stratejik konumu, sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda Avrasya ticaretinin de önemli noktalarından biri olma potansiyelini taşıyor. UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Adem Güler, son dönemde kentte yapılan demiryolu ve karayolu yatırımlarının, Mersin’in hem transit hem de dağıtım merkezi olma rolünü güçlendirdiğini ifade etti.

Adem Güler, Mersin’in ulaştırma ve altyapı alanında son yıllarda hız kazanan yatırımlarla birlikte Türkiye’nin önde gelen lojistik merkezlerinden biri konumuna yükseldiğini ifade etti. Güler, özellikle demiryolu ve havalimanı bağlantı projelerinin, taşıma süreçlerinde hem yerel hem de ulusal düzeyde verimlilik ve maliyet avantajı sunduğunu belirtti. Bu yatırımların Mersin Limanı’nın hinterlantla olan bağlarını güçlendirdiğini dile getiren Güler, kentin uluslararası lojistik ağlara entegre olabilecek stratejik bir aktarma merkezi haline geldiğine dikkat çekti.

Mersin, Ulaşım Stratejileriyle Lojistik Güç Haline Geldi

Türkiye’nin lojistik vizyonunda önemli bir yer edinen Mersin, stratejik konumunun yanı sıra son yıllarda hız kazanan ulaşım ve altyapı projeleriyle hem ulusal hem de uluslararası taşımacılıkta kilit bir merkez olma yolunda ilerliyor.

Çukurova Bölgesel Havalimanı Bağlantı Yolu, Aksaray-Ulukışla-Yenice Yüksek Standartlı Demiryolu ile Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Demiryolu gibi projeler, yalnızca bölgesel değil, Türkiye genelindeki lojistik ağın gelişimine ciddi katkı sağlıyor. Bu yatırımlar, kombine taşımacılık olanaklarını artırırken, hem zaman tasarrufu hem de maliyet avantajı sunarak taşımacılıkta verimliliği ön plana çıkarıyor.

Mersin Limanı’nın hinterland bağlantılarının güçlenmesi, başta sanayi ve tarım olmak üzere ihracat yapan firmaların rekabetçiliğini artırırken, kent aynı zamanda Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gibi küresel lojistik hatlarına entegre olabilecek güçlü bir aktarma noktası konumuna geliyor.

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Üyesi Adem Güler, Mersin’in jeopolitik avantajına dikkat çekerek, sadece Türkiye’nin değil, Avrasya ticaretinin de merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Güler, “Kentte hayata geçirilen demiryolu ve karayolu projeleri, Mersin’in hem transit geçişler hem de dağıtım operasyonları açısından stratejik rolünü pekiştiriyor. Bu yatırımların etkisi, önümüzdeki çeyrek yüzyılda çok daha belirgin şekilde hissedilecektir” dedi.

Lojistik Merkezlerin Stratejik Rolü Güçleniyor

Artan ticaret hacmiyle birlikte Mersin/Yenice, Gaziantep ve Hatay gibi sınır illeri, lojistik merkezler olarak öne çıkıyor. Adem Güler, bu bölgelerin yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda stratejik bakımdan da büyük öneme sahip olduğunu belirtti.

Güler, “Orta Koridor’un Doğu Akdeniz’e açılan kapısı konumundaki Mersin, hem Çin-Avrupa ticaret hattının hem de Orta Asya-Orta Doğu lojistik bağlantılarının kavşak noktasında bulunuyor. Bu sebeple, Mersin’in bu stratejik konumu çok boyutlu yatırımlarla daha da güçlendirilmelidir. Özellikle demiryolu hatları kesintisiz hale getirilmeli, lojistik üs sayısı ve gümrüklü terminal kapasitesi artırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Orta Koridor Vizyonu, Uluslararası Entegrasyonu Güçlendirecek”

Güler ayrıca, Orta Koridor güzergâhındaki ülkelerle sağlanacak lojistik uyumun ve dijitalleşen gümrük süreçlerinin taşıma sürelerini önemli ölçüde azaltacağını vurguladı. Türkiye’nin bu ülkelerle olan taşıma anlaşmalarını güncelleyerek entegrasyon sürecini hızlandırması gerektiğine işaret eden Güler, şu değerlendirmede bulundu:

“Mersin’in Orta Koridor’un merkez üssü haline gelmesi, sadece bölgesel kalkınma açısından değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumu için kritik önemdedir. Bu hedefe ulaşmak için ulaştırma altyapısından diplomatik iş birliklerine kadar çok yönlü ve sürdürülebilir adımlar atılmalıdır.”

Önceki yazı

Verimlilik Fuarı’nda İvedik ve Teknopark İlgisi

Sonraki Yazı

Tekstil Makineleri Fuarı, Katılımcılarını Bekliyor